Arrow, aslında pek sevebileceğimi düşündüğüm dizilerden değildi (bir zaman içinder). Gerçekten ön yargının ne demek olduğunu, son günlerde izlediğim 3 dizi ile daha da iyi öğrendim diyebilirim. Özellikle Supernaturel, Heroes ve son olarak Arrow dizilerini bitirmemle beraber şunu anladım ki; aslında bende fantastik yapımları seviyormuşum. Ancak bu gerçeği kendime anlatamıyormuşum :))
İlk olarak söyleyeyim, karşınızda buluğ çağında olan ve dizideki karakterlere veya inanılmaz durumlara aşık olabilecek bir kişi bulunmamaktadır. Zaten o yüzden ki, bu tarz yapımlara hep kuşkuyla bakmaktaydım. Ancak bu 3 diziyle anladım ki, ben husustan çok o çalışmadaki ustalığa hayranım. Düşünceler, planlar, efektler, dizinin sürükleyiciliği; bunlar beni benden alıyormuş ve bu bağlamda Arrow dizisini de netlikle sizlere önermekteyim (yakın zamanda 2. sezon finalini de yapmış bulunmaktayım).
Heroes‘dan beri süper kahraman hikayelerinden uzak duruyorum diyebilirim.. Zaten ben durmasam da, televizyonda pek şansları olmuyor. Arrow‘a bir şans vermemin nedeni ise, izleyeceğim dizilere göz atarken önüme gelen pilot bölümü oldu. Yoksa hususi oturup da, hadi izleyeyim demedim. CW malum gençlik dizileri yayınlayan hareketli bir kanal, Arrow da bu sezon yayınlamaya başladığı yeni süper kahraman hikayesi. Aslı bir Dc Comics karakteri olan Green Arrow, süper kahraman tarihinin de ilk okçusu. İlk olarak karşımıza Smallville‘de çıkan Green Arrow karakteri, şimdi kendi dizisinde boy gösteriyor. Şehrin en zengin adamı Robert Queen’in oğlu Oliver Queen, çıktıkları bir yat gezisinin faciaya dönmesinin sonrasında, geziden sağ kalan tek kişidir. Beş yıl boyunca bir adada hayatta kalma savaşı veren Oliver, bu süre zarfında olağanüstü yetenekler geliştirmiş adeta başlı başına bir silah haline gelmiştir. Beş yıl sonra bulunup, kentine ve ailesine dönen Oliver artık eski Oliver değildir. Elinde ayrı ayrı intikam alacağı bir liste ile yeşil oklarını fırlatmaya başlayan Oliver modern bir Robin Hood’tur artık. (Konunun spoiler olabilecek detaylarına bu noktada değinmedim.) Az çok tahmin edebileceğimiz bir intikam hikayesini odağına alan Arrow, ana konusunun yanında yan hikayeleri ile de dikkat çekiyor. Oliver Queen‘i oynayan Stephen Amell adeta bu rol için biçilmiş kaftan. Kadronun geri kalanı da hiç fena değil.
Harika denilecek seviyede bir dizi yapmışlar diyebilirim herhalde. Lost'la moda olan flashback'ler yerinde kullanılıyor. Amerikan dizilerinin klasik, her bölümde bir olay, her sezonda bir amaç düsturunu iyi uyguluyor. Benim perdede ya da ekranda süper güçlere itirazım yok, ancak Arrow'da da süper güç yok esasen. Yan karakterlerin hikayelerinin de diziye yavaş yavaş sokulmasıyla dramatik yapısı güçlendi. Özellikle 2. sezonla beraber dizide önemli oranda fırtınalar kopuyor ve izleyiciyi de son derece sağlam bir biçimde diziye bağlıyor.
Dizi de sizi gerçekten büyük sürprizlerde bekliyor; bilhassa Spartacus'ten tanıdığımız müthiş bir isim Slade Wilson karakteriyle sizi dehşete düşürecek desem yeridir. Mantık kurarak bu dizinin 5 sezon olucağını tahmin ediyorum zira açıkca fark ediliyorki her sezonda adadaki 1 yılından bahsediliyor ve adada 5 yıl kaldığına göre bu mantığı kurmamak çok da zor olmasa gerek :) 1. Sezonun gerçekten yeterli olduğuna inanıyorum ama 2 . Sezonun ortaları gerçekten sizi bi ikilemde bırakıyor kii 1. Sezonda ve 2. Sezonun başında bu kadar bağlandğınız dizi bi anda Slade Wilson karakteri üzerinde dönmeye başlıyor. Bu karakter Oliver Quinn'e her hususta avantaj sağlıyor diyebilirim. Dizi yapımcıları Slade karakterini yalnızca Arrow'un herkesi basit basit halledemediği izlenimini kazandırmak için ön plana çıkardığını düşünüyorum ancak buna rağmen sezon finali son derece hoşdi. Bu bağlamda 3. Sezonda ne olacak sorusunu sordurmayı başardı kii umarım 3. Sezon da bu kadar sıkıcı geçiş bölümleri yaşamayız...
Diziyi İzlemek İçin: http://www.diziday.com/diziler/arrow.html
İlk olarak söyleyeyim, karşınızda buluğ çağında olan ve dizideki karakterlere veya inanılmaz durumlara aşık olabilecek bir kişi bulunmamaktadır. Zaten o yüzden ki, bu tarz yapımlara hep kuşkuyla bakmaktaydım. Ancak bu 3 diziyle anladım ki, ben husustan çok o çalışmadaki ustalığa hayranım. Düşünceler, planlar, efektler, dizinin sürükleyiciliği; bunlar beni benden alıyormuş ve bu bağlamda Arrow dizisini de netlikle sizlere önermekteyim (yakın zamanda 2. sezon finalini de yapmış bulunmaktayım).
Heroes‘dan beri süper kahraman hikayelerinden uzak duruyorum diyebilirim.. Zaten ben durmasam da, televizyonda pek şansları olmuyor. Arrow‘a bir şans vermemin nedeni ise, izleyeceğim dizilere göz atarken önüme gelen pilot bölümü oldu. Yoksa hususi oturup da, hadi izleyeyim demedim. CW malum gençlik dizileri yayınlayan hareketli bir kanal, Arrow da bu sezon yayınlamaya başladığı yeni süper kahraman hikayesi. Aslı bir Dc Comics karakteri olan Green Arrow, süper kahraman tarihinin de ilk okçusu. İlk olarak karşımıza Smallville‘de çıkan Green Arrow karakteri, şimdi kendi dizisinde boy gösteriyor. Şehrin en zengin adamı Robert Queen’in oğlu Oliver Queen, çıktıkları bir yat gezisinin faciaya dönmesinin sonrasında, geziden sağ kalan tek kişidir. Beş yıl boyunca bir adada hayatta kalma savaşı veren Oliver, bu süre zarfında olağanüstü yetenekler geliştirmiş adeta başlı başına bir silah haline gelmiştir. Beş yıl sonra bulunup, kentine ve ailesine dönen Oliver artık eski Oliver değildir. Elinde ayrı ayrı intikam alacağı bir liste ile yeşil oklarını fırlatmaya başlayan Oliver modern bir Robin Hood’tur artık. (Konunun spoiler olabilecek detaylarına bu noktada değinmedim.) Az çok tahmin edebileceğimiz bir intikam hikayesini odağına alan Arrow, ana konusunun yanında yan hikayeleri ile de dikkat çekiyor. Oliver Queen‘i oynayan Stephen Amell adeta bu rol için biçilmiş kaftan. Kadronun geri kalanı da hiç fena değil.
Harika denilecek seviyede bir dizi yapmışlar diyebilirim herhalde. Lost'la moda olan flashback'ler yerinde kullanılıyor. Amerikan dizilerinin klasik, her bölümde bir olay, her sezonda bir amaç düsturunu iyi uyguluyor. Benim perdede ya da ekranda süper güçlere itirazım yok, ancak Arrow'da da süper güç yok esasen. Yan karakterlerin hikayelerinin de diziye yavaş yavaş sokulmasıyla dramatik yapısı güçlendi. Özellikle 2. sezonla beraber dizide önemli oranda fırtınalar kopuyor ve izleyiciyi de son derece sağlam bir biçimde diziye bağlıyor.
Dizi de sizi gerçekten büyük sürprizlerde bekliyor; bilhassa Spartacus'ten tanıdığımız müthiş bir isim Slade Wilson karakteriyle sizi dehşete düşürecek desem yeridir. Mantık kurarak bu dizinin 5 sezon olucağını tahmin ediyorum zira açıkca fark ediliyorki her sezonda adadaki 1 yılından bahsediliyor ve adada 5 yıl kaldığına göre bu mantığı kurmamak çok da zor olmasa gerek :) 1. Sezonun gerçekten yeterli olduğuna inanıyorum ama 2 . Sezonun ortaları gerçekten sizi bi ikilemde bırakıyor kii 1. Sezonda ve 2. Sezonun başında bu kadar bağlandğınız dizi bi anda Slade Wilson karakteri üzerinde dönmeye başlıyor. Bu karakter Oliver Quinn'e her hususta avantaj sağlıyor diyebilirim. Dizi yapımcıları Slade karakterini yalnızca Arrow'un herkesi basit basit halledemediği izlenimini kazandırmak için ön plana çıkardığını düşünüyorum ancak buna rağmen sezon finali son derece hoşdi. Bu bağlamda 3. Sezonda ne olacak sorusunu sordurmayı başardı kii umarım 3. Sezon da bu kadar sıkıcı geçiş bölümleri yaşamayız...
Diziyi İzlemek İçin: http://www.diziday.com/diziler/arrow.html
